Anayasa, bir devletin en önemli kanunudur. Belli bir bölgede yaşayan halkın yönetimi söz konusu olduğunda 'devlet' sözcüğünden bahsedilebilir.

Anayasa, böyle bir devlette, uygulamada yönetimsel gücü, kimin nasıl kullanacağını belirler. Örneğin, kral(içe) ve bakanların yönetimdeki rollerinin ne olduğu Hollanda anayasasında düzenlenmiştir. Anayasa, aynı zamanda, diğer kanunların nasıl yapılacağını, yargıçların neler yapması gerektiğini, belediyelerin ve bölgelerin görevlerinin neler olduğunu da gösterir. Üstelik, anayasa, Hollanda halkının devlet yönetiminde etki ve gücünün ne olduğunu da açıklar.

Anayasanın en başında, yurttaşların devlete karşı sahip oldukları haklar, yani temel haklar belirtilir. Bu haklarla, yurttaşların kendi aralarında, yani birbirlerine karşı sahip oldukları haklar değil, devletin yurttaşların fikir, düşünce ve yaşam biçimlerine karışması olmaksızın yurttaşların kendi yaşamları üzerinde sahip oldukları özgürlükler kastedilmektedir.

Anayasanın birinci maddesi, ne kadar farklı olsalar da, ne kadar farklı görüşleri benimseseler de, bütün insanların, devlet tarafından eşit muameleye tabi tutulacağı sözünü verir. Müteakip maddeler, örneğin, bütün vatandaşların kendi dini inançlarını özgürce yerine getirebileceğini, kendi aralarında özgürce düşüncelerini paylaşabileceğini ve kendi fikrini kamusal alanda ifade etme hakkına sahip olacağını ifade eder.

Devlet, bu türden özgürlükleri, yani din ve ifade özgürlüğünü, yalnızca gerçekten çok geçerli bir sebebi varsa kısıtlayabilir. Örneğin, bir kişinin özgürlüğünü, eğer bu kişi diğerleri için bir tehdit unsuru oluyorsa engelleyebilir. Böyle bir durumda, devlet olaya müdahale edebilir, ancak bu müdahale her zaman için kanunlara dayalı olarak yapılmalıdır.

Ortaçağ Hollanda'sında anayasa mevcut değildi. Güç kralın elindeydi ve kralın kanunlara uyma mecburiyeti yoktu. Daha sonraki dönemde, bazı gruplar krala karşı bazı haklar edindiler. Ancak on sekizinci yüzyıldan itibaren, herkes haklar kazanmaya başladı ve yetki sahibi olan her kurumun kanunlara uyma zorunluluğu getirildi. Bu konu Hollanda'da, 1798 yılında bir Anayasa şeklinde düzenlendi. Bugün hâlâ geçerliliğini koruyan 'Hollanda Kraliyeti Anayasası' 1815 yılında yapıldı.

Anayasa, diğer kanunlara göre daha zor değişikliğe uğrayabilecek bir uzlaşmadır. Ancak yine de geçmişte önemli anayasa değişiklikleri görülmüştür. 1848 yılında Kral II. Willem, anayasada kralın gücünü azaltıp halkın gücünü artıracak değişikliklere onay vermiştir. Bu tarihteki değişim o kadar etkileyiciydi ki devletler hukuku profesörü Thorbecke tarafından hazırlanan '1848 Anayasası' ülkede demokrasinin başlangıcı olarak görülmeye başlandı. Buna rağmen, bütün erkekler için seçme ve seçilme hakkı ancak 1917 yılında kabul edildi. Kadınlar da bu tarihte ilk defa seçme hakkı kazandılar. 1919'da yürürlüğe giren kadınlara seçme ve seçilme hakkı, ancak 1922 yılında anayasaya alınabildi.